AFFET BENİ ANNECİM

Affet beni annecim, dersi geçmek istedim,
Ecir denen hocayı inan hiç sevmedim.
Üzgünüm annecim, ben de gelmek isterdim,
Şimdi babama, bilmem ne diyeceğim.

Dersi geçerim desem,
Geçemem bilirim, ne etsem de
Eminim ne kadar dua etsen
Çalışmadıktan sonra ben
Beni bu hoca deli eder
Bela gibi çöktü üstüme
Ne kadar geçerim desem de
Olsam da biraz hayalperest

Bil ki ümit yok
Bil ki ümit yok

Affet beni annecim, dersi geçmek istedim,
Ecir denen hocayı inan hiç sevmedim.
Üzgünüm annecim, ben de gelmek isterdim,
Şimdi babama, bilmem ne diyeceğim.

Geçerim demem de,
Denedim kaç defa
Söz isteme
Bıraktım en baştan
Ümitlensem de
Çekemiyorum her sene baştan
Ama yok, sıkıldım artık
Başım belada bu adamla

Kusura bakma, beni ancak başka hoca paklar,
Bu adamla karanlık yarınlar
Artık hep başka bahara umutlar
Söyle bana söyle utanmam
Son umudum gideyim yaz okuluna
Başka okul, başka hoca, sil baştan
Güzel haberler vereyim eskiye inat

Bil ki ümit yok
Bil ki ümit yok

Ecir Uğur Küçüksille

DEMEDİN

O kadar değer verdim sevdim de seni,
Bir kez olsun gülüp, iyiyim demedin.
Görev edindim bir ömür derdin dinlemeyi,
Bir kez olsun senin de derdin var mı demedin.

Nefes sayısı belirsiz bir ömürdü benimki de,
O da insan, yükü vardır demedin.
Saçlarıma aklar düştü döküldü de,
İçine atma, söyle ne varsa demedin.

Sen üzgün, ben mutluydum sana göre,
Diyordun sahipsin her şeye.
Oysa hayat benzemez dikensiz güle,
Dikenler seni incitmesin demedin.

İşte geldim, işte gidiyorum sessizce,
Taş olsa çatlardı benim yerime!
Neler gördüm, hep attım içime,
Kimselere bir şey diyemedim.

Ecir Uğur Küçüksille

ZAMAN VE ALIP GÖTÜRDÜĞÜ İNSANLIK!

Geçen hafta sosyal medyada gezinirken şöyle bir söze rastladım. “Güzel şeyler zaman alır dedik, zaman güzel şeyleri aldı”. Bu sözün kime ait olduğunu araştırdım. Behzat Ç. dizisine ait olduğu söyleniyor ama emin olamadım. Her kime aitse beni çok derinden etkiledi.

Bu sözle beraber çok eskilere çocukluğuma kadar gittim desem yanlış olmaz sanırım. Çocukken hep büyümeyi isterdim. Hem çocukluğun hem de yaşadıklarımın etkisi büyüktü bunda. Yıllar geçtikçe dünya değiştikçe zamanla her şeyin çok daha iyi olacağına inandım hep! Ama, geldiğimiz şu noktada o yokluk yaşadığım dönemlerin ne kadar iyi ve huzurlu olduğunu düşünmeden edemiyorum.

Maalesef yaşadığımız şu zamanda, “İnsanlık” kavramı bitmiş ve her şey ayaklar altına alınmış durumda. İnsanım demeye utanır oldum! En son yaşadığımız Narin olayı, daha iki yaşında bir çocuğumuzun yaşamış olduğu olay, kadın cinayetleri, trafik magandalığı, rüşvet, kara para aklama, liyakatsizlik ve benzerleri. Tüm bunların belirli bir süre gündemde kalması ve unutulması. En kötüsü de tekrarlanan bu olayların sonradan sıradanlaştırılması! Her seferinde aynı döngünün tekrarlanmasını görmek ve bunu seyretmek beni kahrediyor.

Şu yokluktan bahsettiğimiz, teknolojinin bu kadar ilerlemediği zamanda daha özgür ve mutluyduk. 80’li yıllarda rahmetli babam para kazanmayı öğrenmemiz için bizden simit satmamızı istemişti. Kardeşimle beraber yazın hafta sonları mahalle fırınından 10 simit alır satmaya çalışırdık. Mahalledeki komşularımız bizi desteklemek için simitlerimizden alırlardı, kalanı da çarşıda satar eve dönerdik. Kazandığımız para bizimdi ve biriktirirdik. Bu süreçte başımıza hiç bir olay gelmedi. Şimdi bunu kendi çocuğuma yaptırabilir miyim? diye düşünüyorum, ondan önce ben korkuyorum. Çocuklarımızı kapının önüne çıkarmaktan korkar olduk!

Eskiden, iyi iş sahibi saygın insanlara özenirdik çocuklar olarak. Şimdi çocuklar, sosyal medya fenomenlerine (İyi örnek olanları ayrı tutuyorum), kısa yoldan zengin olanlara özenir oldular! Onları örnek alıyorlar ve onlar gibi olabilmeyi amaçlıyorlar! Peki, biz ne yapıyoruz? Çocuklara örnek aldıkları için kızdığımız bu kişileri sosyal medyada kendimiz takip ediyoruz! Biz bunu yaptıktan sonra çocuklardan farklı bir yol izlemelerini nasıl bekleyebiliriz?

Eskiden, bir selamı esirgemezdik kimseden. Şimdi toplum olarak bölündük parça parça. Oncu, buncu, şuncu … Hak hukuk sadece sözde. Bizdense haklıdır değilse haksız! Bizdense bu iş onun olsun değilse olmaz! Liyakat sadece hayallerde.

Bu örnekleri çoğaltabilirim ama şu noktaya da değinmeden geçemeyeceğim. Tüm bu olaylar yaşanırken ve tekrarlanırken biz ne yapıyoruz! Sosyal medyayı açıp bir resim paylaşıyoruz veya birkaç cümle. Sonra, görevini yapmış komutan edasıyla köşemize çekliyoruz! Ne zamana kadar? Tekrar aynı olay yaşanana kadar! Ne değişiyor, hiçbir şey! Bu satırları okuyanların ne yapabilirim ki dediğini duyar gibiyim. Örneğin, gerekli önlemler alınıncaya ve kanunlara caydırıcı cezalar ekleninceye kadar gündemde kalmasını sağlayabiliriz. Sosyal medyada gündemden düşürmeyebiliriz. Düşünsenize depremden o kadar çok canımız yandı, hala akıllanmadık! Her seferinde aynı acıları yaşamaya, sonra unutmaya, tekrar yaşandığında paylaşmaya devam ediyoruz!

Uzun lafın kısası, zaman insanlığımızı alıp gitti bizden! En çok merak ettiğim konu da şu. Belki her şeyi yerine koyabiliriz ama kaybettiğimiz insanlığı tekrar kazanabilir miyiz?

Yazımı burada sonlandırıken, her şeyin gönlünüzce olması dileğiyle; sağlık, huzur ve mutluluk dolu günlerin sizlerle olmasını diliyorum.

15.09.2024

Ecir Uğur KÜÇÜKSİLLE

BİR SÖZ

Kaliteli bir hayatın en önemli unsurlarından biri de huzurdur. Günümüz koşullarında huzur arıyorsanız, yapmanız gereken en önemli şey hayatınıza insan detoksu uygulamaktır.

Ecir Uğur Küçüksille