BAŞLARKEN

Merhaba, bugün yeni bir serüvene başlıyorum ve ilk yazımı sizlerle paylaşmanın heyecanını yaşıyorum. Eğer, beni biraz tanıyorsanız 1993 yılından bu yana amatörce şiir adına birşeyler karaladığımı ve bu karalamalarımı sosyal medyada ve web sitemde paylaştığımı biliyorsunuzdur. Bilmiyorsanız da bu vesile ile öğrenmiş oldunuz…

Ülkemizde okuma alışkanlığının giderek azaldığını göz önünde bulundurduğumuzda aslında bugüne kadar yazdıklarımın çok da okunmadığını ve duygularımı paylaşmada başarılı olmadığını söylemenin yanlış olmadığını düşünüyorum. 1993 – 2017 yılı arasında yazdığım şiirlerimi 2017 yılında kendi imkanlarım ile bir kitap olarak bastırdım. Kitabevi, sanırım 100 adet kitabı da bana ücretsiz olarak gönderdi ve geri kalanı kitabevi tarafından satışa sunuldu. Birçok kişi bu aşamada benden imzalı kitap istedi ve mümkün olduğunca elimdeki kitapları isteyenlere ulaştırmaya çalıştım. Belirli bir süre sonra benim hediye ettiğim kitapları ikinci el kitap sitelerinde satılık olarak gördüm. Bu da ister istemez beni incitti! Bu arada kitabı satın alarak destek olan arkadaş ve öğrencilerime de bir teşekkür etmeden geçmem çok ayıp olur.

Aslında yukarıdaki paragrafta da belirttiğim gibi okuma ve sunulan eserlere değer verme konusunda pek iyi değiliz. Bütün bu yaşadıklarıma rağmen hala şiir yazıp paylaşmayı da bırakmadım. Bu noktada şunu farkettim. Bazı düşüncelerimi şiirle ifade etmem mümkün değil. Niye bunları küçük yazılar halinde paylaşmamayım dedim. Yani, yine uslanmadım!

Şiirlerimi paylaştığım sitemdeki ilk yazıda ve kitabımın önsözünde de ifade etmeme rağmen hala aynı mesajları almam dolayısıyla burada tekrar yazmamın faydalı olduğunu düşünüyorum. Şiirlerimde olduğu gibi yazılarımda da ifade ettiğim her şey sadece benim yaşadıklarıma atıf vermemekte. Yaşadıklarımın yanında; etrafımda yaptığım gözlemler, bir yakınımın yaşadığı olaylar, toplumda duyduğum bir ifade ve benzeri durumlar da hem şiirlerimde hem de yazılarımda yer alacaktır. Bu nedenle eleştirilerinizi ve görüşlerinizi yazarsanız bu durumu dikkate almanızı rica ediyorum.

Yazılarım yaşanmışlıklar ve yaşanacaklar üzerine olacaktır. 1987 yılında 11 yaşında babamı kaybettim. O zamandan beri yaşadıklarımın etkilerini hala üzerimden atabilmiş değilim. Özellikle insan ilişkilerine yönelik birçok şey bulabileceksiniz yazılarımda. Yaklaşık 26 yıldır çalışma hayatındayım. Yöneticilik de yaptım, çeşitli çalışma ortamlarında da bulundum. Buralardan elde ettiğim gözlem ve tecrübelerim de olacak yazılarımda. Yaşadığım bazı örnek olayları da satır aralarında bulabileceksiniz. Tüm bunları kimseyi incitmeden elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım.

Yazıyı bu cümleyi görene kadar sabırla okuduysanız, bazılarınızın yine boş işlerle uğraşıyor kim okuyacak ki bunları dediğinizi duyar gibiyim… Benim amacım birkaç kişinin de olsa hayatına dokunabilmek. Belki bir belki üç belki de on kişiye duygu ve düşüncelerimi aktarabilmek. Birkaç kişinin ruhuna dokunabilmek, bazı duygulara sadece kendilerinin sahip olmadığını ve onlarla beraber aynı duygulara sahip olan başkalarının da olduğunu hissettirebilmek.

Umarım başarılı olabilirim ve az da olsa okuyanların duygularına tercüman olabilirim. İlk yazımı burada sonlandırırken, her şeyin gönlünüzce olması dileğiyle; sağlık, huzur ve mutluluk dolu günlerin sizlerle olmasını diliyorum.

30.08.2024

Ecir Uğur KÜÇÜKSİLLE

İLK AŞK

Geçse de aradan selamsız yıllar,
Yüreğinde bir köz, derinlerde yanar.
Alevlenmek için zaman kollar,
İlk aşk derler adına, her gönül tadar.

Onunla geçen gençlik çağıdır,
Ne zaman maziye bakılsa hatırlanır,
Gözlerde birkaç damla yaş bırakır,
İlk aşk derler adına, şiirler yazılır.

Unuttum, geçti gitti dersin,
Ummadığın bir anda görür, titrersin!
Gidip konuşmaya cesaret edemezsin,
İlk aşk derler adına, istesen de silemezsin!

Ecir Uğur Küçüksille

BİR SÖZ

Günümüzde insanların toplumsal ilişkilerindeki düşüncesi şöyle:
Sen beni ara sor hatta arada pohpohlamayı da ihmal etme! Ben seni işim düşünce ararım!

Ecir Uğur Küçüksille

BEN SEVDA DEDİM

Ben sevda dedim adına,
Sen bir anlık heves.
Ben yüreğimi koydum yoluna,
Sen oldun adeta kısık ses.

Seviyorum oldu her sözümün sonu,
Alamadım karşılık, büktüm boynumu.
Senden duyabilmek için sözler, aşk dolu,
Bekledim bekleyeceğim bir ömür boyu.

Kapına her gün kırmızı gül bırakacağım,
Kaçıp köşe başına saklanacağım.
Yüzündeki şaşkın ifadeyi izleyip,
Dudaklarında beliren tebessümü kıskanacağım.

Bilmem yeter mi ömrüm?
O iki kelimeyi duymaya,
Duyup da göz pınarlarımı yaşla doldurmaya,
Mecnun misali Leylama kavuşmaya.

Ecir Uğur Küçüksille