Yirmilerimde başladım merdiven basamaklarını çıkmaya,
Şimdi, inmeye başladım çıktığım basamaklardan!
Çıkarken, geçmek bilmeyen zaman,
İnerken su gibi akıyor sanki!
Çıkarken emek emek biriktirdiğim arkadaşlarım,
İnerken birer birer düşüyorlar hayatımdan,
Sonbahar yaprakları misali!
Biliyorum,
Bir gün ben de düşeceğim bu merdivenden,
Ya basamakları bitirmeden,
Ya da basamaklar sonlanınca!
Oysa, en başından belli bu hazin son!
Ama,
Konduramıyorsun işte ne sevdiklerine ne de kendine!
Sonra mı,
Hayat diyorsun, ecel diyorsun, vade diyorsun!
Devam ediyorsun kaldığın basamaktan,
Yukarıya ya da aşağıya doğru!
Ecir Uğur Küçüksille
Çok denedim seni unutmayı,
Neler yaptım neler…
Her akşam gezdim meyhaneleri birer birer,
Her birinde bir şey seni hatırlattı.
Kiminde bir kadeh rakı,
Kiminde çalan hüzünlü bir şarkı…
Sevmeyi denedim başkasını,
Kiminin saçlarında
Kiminin bakışlarında,
Hep seni gördüm, olmadı!
Pejmürde senden sonra hayatım,
Nereye baksam sen,
Ne düşünsem sen,
Hep sana çıkıyor bütün yollar…
Gitmediğim tabip,
Anlatmadığım dost kalmadı.
Hiçbiri yarama derman bulamadı,
Hiç kimse yerini dolduramadı.
Ecir Uğur Küçüksille
Tırmalıyor kulağımı söylediğiniz sözler,
Bitse de kurtulsam diyorum bu boş dersler,
Başımda eserken serseri yeller,
Yaşayıp öğreneceğim diyorum, konuşmayın yeter!
Gencim ben, yaşamayacak mıyım?
Hayattan zevk almayacak mıyım?
Sizin sözünüzden çıkmayacak mıyım?
Susun artık susun diyorum, lütfen yeter!
Anlarsam anlarım aklım başıma gelince,
Bu benim hayatım size ne!
Bu dünyaya geldim bir kere,
Yaşayacağım tabiki özgürce!
Biz de üzülürüz diyorsunuz bir de,
Kızıyorsunuz, üzülmeyin deyince!
Ben gencim, sizden iyi bilirim!
Planladım her şeyi ince ince!
Ecir Uğur Küçüksille
Tanıdığını sanıyorsun çevrendekileri,
Hatta, canımdan öte dediklerini.
An olup, kırınca onlardan biri seni!
Anlıyorsun, ayan beyan gerçeği.
Konduramıyorsun kendine kandırılmayı,
Gözünün önündekinden bihaber olmayı,
Aylarca, yıllarca kullanılmayı,
Aptal yerine koyulmayı.
Dalıp gidiyorsun geçmişe,
Hak veriyorsun uyarıp söyleyenlere.
Ama iş işten geçmiş oluyor,
Söyleyemiyorsun kimselere,
Yaşıyorsun ihaneti, içini kemire kemire!
Ecir Uğur Küçüksille
Gözlerimden dökülürken Nisan yağmurları,
Seni düşünüyorum, kalbim yaralı.
Kayboldum, sensizliğin karanlığında,
Sana çıkan tüm yollar kapalı.
Oysa bekliyordum heyecanla,
Nisan yağmurlarıyla dönecektin bana.
Tüm benliğimle yıkıldım,
Bilmem, yaşamak için sarılacağım hangi umuda.
Kaç Nisan yağmuru gelip geçecek,
Savurup talan edecek yüreğimi kaç fırtına.
Ben hep virane,
Ben hep alabora.
Ecir Uğur Küçüksille
İncir çekirdeğini doldurmanın peşinde insanlar,
Her an tetikte, tepki vermek için!
Biri bir şey söylese,
Biri bir şey yapsa…
Zevk alıyorlar karmaşadan!
Oysa hayat işte,
Hepi topu incir çekirdeğince!
Değer mi onu da doldurmaya çileyle?
Değmez, değmez ama,
Gel de anlat bunu,
Tüm yaşamında bundan beslenenlere…
Ecir Uğur Küçüksille
Heyecanla beklenen mektuplar,
Hatırlandığını hissettiren mektup kartları,
Hasretlerin giderildiği telefon konuşmaları, Buram buram geçmiş kokan,
Özel anları ölümsüzleştiren,
Albümlerde saklanan fotoğraflar.
Hepsi bitti…
İnsanı insan yapan her şey yok oldu.
Duygusuz, menfaat için bütün değerleri yok sayan,
Adeta bir robot gibi, selamsız sabahsız yaşayan,
Mekanik bir toplum oluştu.
Birkaç cılız ses duyulsa da,
Çoğunluk memnun halinden,
Sözde bütün yakınmalar…
Elveda insanlık, elveda yaşanası dünya,
Elveda, elveda, elveda…
Ecir Uğur Küçüksille
Gelecek Yakında Gelecek :)