BEKLİYORUM

Kimler gelip geçti hayatımdan,
Dün yanımdaydılar, bugün karşımda.
Hep beni hatalı gördüler ayrılırken,
Çekip gittiler umursamazca.

Kiminin menfaati bitmişti,
Kiminin ayağına bastım belki farketmeden.
Kimi de karşımdakilere yakın olmayı seçti,
Gün onların zamanı diyerekten.

Hepsini yaradana havale ettim,
Bekliyorum devranın dönmesini.
Korkmasınlar, ben onlar gibi değilim,
Haklarını yemeyeceğim.
Sadece hatırlatacağım,
Neler neler ettiklerini.

Ecir Uğur KÜÇÜKSİLLE

BİR EĞİTİMCİ GÖZÜYLE

Aşağıdaki satırları okumadan önce, yanlış anlaşılmalara neden olmamak için şunu özellikle belirtmek istiyorum. Okuyacağınız cümlelerin altında kesinlikle siyasi, bir gruba veya akıma tepki içeren düşünceler aramayın. Bu cümleler, 34 yıllık öğrenci ve 17 yıllık eğitimci olan Ecir Küçüksille’nin görüşlerini içermektedir.

Belki bu satırlarda yer alan düşünceleri daha önce duydunuz, belki siz de şikayetçisiniz. Bu kadar çok gündeme getirilmesine rağmen hiçbir değişiklik olmadığını gördükçe ben çok üzülüyorum ve yeni yetişen nesil için kaygılanıyorum.

Evet eğitimden ve eğitim sistemimizden bahsediyorum. Hani bütün ailelerin ümit bağladığı, çok şeyler beklediği ama çoğu zaman hayal kırıklığı yaşadığı veya yaşayacağı eğitim sistemimiz.

Sorun nerde derseniz öncelikle milli eğitimde ve öğretmen seçiş sistemimizde. Daha önce bir yazımda da belirtmiştim milli eğitimi kesinlikle siyasetten arındırmalıyız. Çünkü, her siyasi iktidar değişimi ile o zamana kadar yapılan herşey bir anda çöpe atılıyor ve yeniden birşeyler yapılmaya başlanıyor. Bu arada olan bu geçiş döneminde olan öğrencilerimize oluyor. Gerçekten milli ve iktidar değişikliklerine göre değişmeyen bir eğitim sistemi kurmadığımız sürece işimiz çok çok zor.

Öğretmen alımı konusu da maalesef çok da üzerinde ciddi durmadığınız konulardan. Ülkenin geleceğini emanet edeceğimiz gençleri yetiştirecek kişileri seçerken doğru bir sistem belirleyemedik maalesef. Ben 1998 yılında mezun olduğumda eğitim fakültesi mezunu olmanız (o zaman formasyon olup olmadığını hatırlamıyorum) yeterli idi başvuru için. Başka bir sınava ihtiyaç yoktu. Sonra 2000 yılındaydı sanırım, benim hala eleştirdiğim ve kızdığım bir olay gerçekleşti. Bütün meslek gruplarından formasyon alanlara ilkokul öğretmeni olarak atanma şansı verildi. Düşünün, eğitimin temelinin atıldığı ilkokullara sadece formasyon yani eğitim ile ilgili ders almış bireyler atandı. Ben teknik eğitim fakültesi mezunu yani aynı eğitim derslerini almış biri olarak ilkokul öğrencilerinin seviyesine inerek eğitim verilebileceğine inanmıyorum. Peki şimdi durum ne, şimdi de kpss sınavı var ortada. Düşünsenize, siz fizik öğretmeni alacağınız bir kişiyi mesleki bilgisine göre değil; türkçe, tarih, coğrafya vb. bilgisine bakarak seçiyorsunuz. Sonra da eğitimden başarı bekliyorsunuz. Bir başka sorun da bence formasyon konusu. Bence öğretmenler sadece eğitim fakültesi mezunlarından seçilmeli. Yok durum böyle devam edecekse de eğitim fakülteleri kapatılmalı ! Siz başka amaçlarla yetiştirilmiş insanlara sadece eğitim dersleri vererek öğretmen olabilirsiniz diyorsunuz. Bu izni verdiğiniz fakültelerin bir çoğunun puanları da eğitim fakültelerinden çok düşük. O zaman eğitim fakültelerini kazanan insanlara yazık değil mi? Buna karşı eğitim fakülteleri mezunlarına öncelik tanınıyor diyorsanız, bu takdirde de formasyon alanların boşa ümitlendirilmesi doğru mu?

Daha yazacak ve söyleyecek çok şey var ama…..

Ecir Uğur KÜÇÜKSİLLE

İSTERSİN

İstersin, herkes mutlu olsun,
İstersin, herkesin gönlü olsun.
İstersin, olmasın kırgınlıklar,
Yüzlerden tebessüm hiç eksik olmasın.

Yeri gelir susarsın,
Yeri gelir yüreğini ortaya koyarsın.
Hep iyilik için koşar,
Çabalarsın elinden geldiğince.

Sonra ne mi olur?
Bütün emekler boşadır, anlarsın.
Mutlu edemezsin kimseyi.
Sen kalırsın ortada,
Elinde solmuş ümit çiçekleriyle.

Ecir Uğur KÜÇÜKSİLLE