Gözlerimden dökülürken Nisan yağmurları, Seni düşünüyorum, kalbim yaralı. Kayboldum, sensizliğin karanlığında, Sana çıkan tüm yollar kapalı.
Oysa bekliyordum heyecanla, Nisan yağmurlarıyla dönecektin bana. Tüm benliğimle yıkıldım, Bilmem, yaşamak için sarılacağım hangi umuda.
Kaç Nisan yağmuru gelip geçecek, Savurup talan edecek yüreğimi kaç fırtına. Ben hep virane, Ben hep alabora.
Ecir Uğur Küçüksille
İncir çekirdeğini doldurmanın peşinde insanlar, Her an tetikte, tepki vermek için! Biri bir şey söylese, Biri bir şey yapsa… Zevk alıyorlar karmaşadan! Oysa hayat işte, Hepi topu incir çekirdeğince! Değer mi onu da doldurmaya çileyle? Değmez, değmez ama, Gel de anlat bunu, Tüm yaşamında bundan beslenenlere…
Ecir Uğur Küçüksille
Heyecanla beklenen mektuplar, Hatırlandığını hissettiren mektup kartları, Hasretlerin giderildiği telefon konuşmaları, Buram buram geçmiş kokan, Özel anları ölümsüzleştiren, Albümlerde saklanan fotoğraflar. Hepsi bitti… İnsanı insan yapan her şey yok oldu. Duygusuz, menfaat için bütün değerleri yok sayan, Adeta bir robot gibi, selamsız sabahsız yaşayan, Mekanik bir toplum oluştu. Birkaç cılız ses duyulsa da, Çoğunluk memnun halinden, Sözde bütün yakınmalar… Elveda insanlık, elveda yaşanası dünya, Elveda, elveda, elveda…
Ecir Uğur Küçüksille
Ayrılalı uzun yıllar geçti, Yerine kimseleri koyamadım. Bende kalan tek resmini, Başucumdan bir an olsun ayıramadım.
Kısarak baktığın gözlerini, Dudaklarına kondurduğun gülümsemeyi, Ve yanaklarında beliriveren gamzeni, Rüyalarımdan hiç çıkaramadım.
Nereye baksam sen, Nereye gitsem sen. O gitti dönmeyecek diye, Deli gönlüme anlatamadım.
Ecir Uğur Küçüksille
Hep güneşi aradım yıllarca, Yıldızları gösterdiler, dönüp bakmadım! İdealimdi ulaşmak ona, Neler söylediler umursamadım!
Şimdi ne yıldızlar var elimde, Ne de ulaşabildim güneşe! Başımı ellerimin arasına aldım, Düşünüp, ah çekiyorum maziye!
Ecir Uğur Küçüksille
Sen güldün ben ağladım, Her gün karalar bağladım. Neden diye sordular da, Utandım kimselere anlatamadım.
Aslında hiç sevmediğini, Beni elinde oyuncak ettiğini, Sonra da terkedip gittiğini, Utandım kimselere anlatamadım.
İnanmadım söylediklerinde, Kıskanıyorlar dedim içimden bir de! Şimdi gidip haklısınız diye, Utandım kimselere anlatamadım.
Sen mecnunsun ben derbeder, Bilmem bir ömür böyle nasıl geçer? Gözlerimde kalmadı artık fer, Utandım kimselere anlatamadım.
Ecir Uğur Küçüksille
Ne eğilir ne bükülür, Ne de geri döndürülür. Sohbetlere meze olur, Ardından gözyaşı dökülür.
Hoyratça harcanır gençlikte, Hatırlanır yaş gelince elliye! Pişmanlıklar sıralanır zihinde, Hüzün dolar düşündükçe kalplere.
Bilinir de değişmez asırlardır, İnsanlar yapar, unutulur sanır! Zaman derler onun adına, Ne unutur, ne de yanına bırakır!
Ecir Uğur Küçüksille
Ağlamak mı zor gülmek mi? Yoksa her ikiside mi? Duygularını ifade edebilmek, Hissettiğinde olduğu gibi.
Şen kahkahalar atabilmek, Ya da ağlayabilmek hıçkıra hıçkıra. Hiç kimseyi umursamadan, Haykırabilmek sonsuzluğa.
Bir kere geliyorsun dünyaya, O demiş bu demiş takma kafana. En önemli sensin bu hayatta, Gül, ağla, gönlünce yaşa.
Ecir Uğur Küçüksille
Canım ülkemde, yıllar geçtikçe anlamını kaybeden iki cümle olduğunu düşünüyorum. “Üniversiteyi kazandım.” ve “Üniversite mezunuyum.”…
Gülmeye mecalim yok, Öyle dertliyim ki! Anlat rahatlarsın diyorlar, Söylesem anlmazlar ki!
Böyle diyorum da… Belki bu sefer deyip, Başlıyorum her seferinde sohbete. Hiç sekmiyor! Onlar da başlıyor esnemeye!
Demiştim diyemiyorum, Çeviriyotum konuşmayı başka yöne. Bürünüyorum sessizliğe, Çekiliyorum usulva köşeme.
Diyorum yaşıyorsun yanlış devirde, Zten herkesin derdi çok kendince. Bırak şikayet etmeyi, Yaşa ne varsa kendi içinde.
Ecir Uğur KÜÇÜKSİLLE
Yazı dolaşımı
Gelecek Yakında Gelecek :)