Herkes soruyor birbirine, Var mı bir çıkış yolu diye? Var, olmaz mı! Sende, bende, bizde! Önce okuyacağız, araştıracağız, Vermeyeceğiz aklımızı kiraya kimseye! Sonra, başlayacağız kendimizi düzeltmeye, Ve yayacağız bu davranışı herkese. Vicdanımıza kulak vereceğiz, Çekinmeyeceğiz, doğruya doğru yanlışa yanlış demeye! Koruyacağız, devletin malını kendi malımız gibi özenle! Liyakatı egemen kılacağız her yerde, Adalet değişmeyecek kişiden kişiye! O zaman yavaş yavaş düzeliriz, Güzel bir miras bırakırız geleceğe.
Hayat ağacının yaprakları düşüyor toprağa, Birer birer, zamanlı zamansız! Kimi sararıp solunca, Kimi daha yemyeşilken baharda!
Bir sebep bulunuyor, her düşen yaprağa! Kimi için deniyor, Yoktu kendine bile faydası! Kimineyse hali kalmamıştı, hastaydı! Akla hiç gelmiyor, her şeyin bir sonu vardı!
Ayrılırken, bir gün demiştim, Olur da bir yerde rastlarsam, Koşarak gelecegim yanına, Ve yine sevdiğimi söyleyeceğim sana. Yıllar sonra bir gün rastladım, Gezerken Beşiktaş Çarşıda, Yanında torunun vardı hatta. Baktım ikimizin de ak düşmüş şakaklarına. Verdiğim söz geldi aklıma, Koşmak istedim, baktım vücuduma, Olmayacaktı, yavaş da olsa geldim yanına, Bir sana baktım, bir de torununa, Sadece diyebildim, merhaba! Gözlerindeki ışıltıyı gördüm, Sen de unutmamıştın, Bu yetti inan bana. Sonra, o günü hatırladım, İçimden yüksek sesle söyledim, Neden bunu bize yaptın LEYLA!
Takatim kalmadı, insanları idare etmeye, Yaptıklarını görmezden gelmeye, Etrafa gülücükler saçıp, için için erimeye, Belki düzelirler diye, bir umut beklemeye.
Tolerans gösterdikçe, iyice azdılar, Sınır tanımayıp, tepeme çıktılar! Bir de hiçbir şey olmamış gibi, Her gün yanımda kahkahalar attılar!
Öyle ya, ben eşektim! Bir semerim eksikti! Hayattaki en büyük derdim, Onları mutlu etmekti!