OLMAYAN EĞİTİM SİSTEMİMİZ VE SORUNLARI

Başlık size çok saçma gelmiş olabilir! Olmayan sistemin sorunu mu olur? diye sorabilirsiniz. Ama cevap zaten sorulan soruda gizli. Eğitim sistemimiz yıllardan beri o kadar çok değişikliğe uğradı ki, sistem demeye bin şahit lazım. E hal böyle olunca da sorunlar hiç eksik olmuyor.
Aslında en büyük ve önemli sorunumuz Milli Eğitim Bakanlığı’nın siyasetin içerisinde olmasından kaynaklanıyor. Her ikitdar değişiminde veya bakan değişikliğinde yer yerinden oynuyor ve bir çok değişiklik yapılıyor. Bu durum da daha bir sistem oturmadan yenisinin uygulanmasını zorunlu kılıyor. Yani aynı okul içerisinde farklı sistemler ve uygulamalarla yetişen bir neslimiz oluyor. Burada en büyük darebeyi alan da öğrenciler ve öğretmenler oluyor. Yaklaşık 17 yıldır eğitim camiasının içerisinde bulunan bir insan olarak birçok öğrencimden “Bu değişiklikler de hep bizi buluyor” cümlesini duymuşumdur. Bu durum Milli Eğitim Bakanlığı siyasetten ayrı bağımsız bir kurum olmadığı sürece devam edecektir.

İkinci sorunumuz da herkesi doktor, mühendis, bilim adamı vb. olarak yetiştirmeye çalışmamız. Her ebeveynin (buna ben de dahilim) en büyük hayali, çocuğunun okuması ve yukarıda ismini yazdığım veya yazamadığım mesleklerden birine sahip olmasıdır. Burada gözden kaçan büyük bir nokta var. Acaba bu ülkedeki herkes yukarıdaki mesleklere olsa ülkenin durumu ne olurdu? Bu ülke sadece bu mesleklere sahip insanlara mı ihtiyaç duyuyor? Bu sorulara şu ana akadar hiç cevap aranmadı ve şu anda bu duruma bir çözüm bulunacağına dair bir belirti de yok. Şu andaki hedef herkesi bir şekilde üniversite mezunu yapmak.

Çocuklarımızı ve gençlerimizi maalesef iyi yönlendiremiyoruz. Onlardan çok ebeveynler olarak biz hırslıyız. Onları bir yarış atı olarak görüyoruz ve bir kurstan diğerine sürüklüyoruz. Onlara dört şıktan birinin daha kolay nasıl seçileceğini öğretmeye çalışıyıruz. Düşünmeyi ve muhakemeyi öğretmiyoruz. Üstüne bir de belki hiç yetenekleri olmayan ve istemedikleri mesleklere yönelmelerini istiyoruz. Sonuş bir çok durumda hüsran tabiki. Bütün bunlar olurken devlet hiç bir zaman bize dur demiyor. Niye dur desin ki? Dur demeli aslında. Bizi yönlendirerek çocuğumuzun yetenekli olduğu alanı bize göstermeli ve eğer istediği alanda yeteneği olmadığı belirlendiyse o alanda meslek edinmesi için eğitim almasını sağlamalı.

Bu noktada mesleki ve teknik eğitim çok önemli bir yerde. Maalesef kendi ellerimizle meslek liselerini de bitirdik. Bugün meslek liseleri eski özelliklerini maalesef kaybetti. Eskiden sınavla girilen bu liselere (bu arada ben de bir teknik lise mezunuyum), şimdi hiçbir emek sarfetmeden girmek mümkün. Eskiden üniversite sınavındaki başarı oranı yüksek olan bu liselerin, bugün başarı oranları çok düşük. Bu bağlamda varolan görevlerini yerine getirmekten yani sanayiye ara eleman yetiştirmekten çok uzaktalar.

Günümüzde üniversite mezunu olmanın bir anlamı kalmadı. Çünkü etrafımıza baktığımızda birçok kişinin üniversite mezunu. Sonuç olarak birçok üniversiteli işsize sahibiz. İnsanlar haklı olarak iş de beğenmiyorlar. “Ben bu kadar sene bu işi yapmak için mi okudum ?” diyorlar.

Peki bütün bunlar yakında çözülür mü? Bu pek de mümkün görünmüyor. Daha iyi ve bir sisteme sahip eğitimin olduğu Türkiye dileğiyle!!!

Ecir Uğur KÜÇÜKSİLLE

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.