Yusuf çok üzülür. Artık hayatında yeni bir sayfa açılmıştır. Yediklerine ve yaşamına dikkat etmek zorundadır. Çünkü, düşünmesi gereken bir eşi ve doğacak çocuğu vardır. Tüm bu düşüncelerle eve giden Yusuf sonucu Ceren’le paylaşır. Ceren üzülse de Yusuf’a moral verir ve beraberce bütün bunların üstesinden gelebileceklerini anlatır. Selma Hanım da durumdan haberdardır fakat, davranışlarında en ufak bir değişiklik yoktur. Yaptıklarıyla Yusuf ve Ceren’in hayatlarını çekilmez hale getirmeye devam etmektedir. Ceren Yusuf’u çok sevmesine rağmen, bazen dayanamakta ve ailesinin evine dönmeyi aklından geçirmektedir. Bir gün bu düşüncesini annesine açar. Fakat, hiç ummadığı bir tepki alır. Annesi, bu sözü bir daha duymak istemediğini, babasının duyması halinde daha çok kızacağını ve baba evinden bir defa çıktıktan sonra geri dönmesinin artık mümkün olmadığını söylemiştir. Ceren, bu hayatta tek güvencesinin Yusuf olduğunu artık anlamıştır.
Ceren hamileliğinde de raht edememiş, ağır hafif demeden her işi yapmak zorunda kalmıştır. Bu işlere vücudu daha fazla dayanamamış, hastalanmıştır. Ceren hastalıktan korkmamakta ama hamileliği dolayısıyla ilaç almak zorunda kalmaktan korkmaktadır. Yusuf Ceren’i bir doktora götürür. Doktor bir teşhis koyar ve çocuğa zarar vermeyecek ilçaları vererek Ceren’i evine gönderir. Ceren’in içi yine de rahat değildir. Ya çocuk aldığı ilaçlar yüzünden zara görürse, düşüncesini aklından atamamaktadır. Yusuf’un da telkinleri ile ilaçları almaya başlar. Fakat, üç dört gün geçmesine rağmen hastalığında bir düzelme olamamıştır. Her ikisi de endişelidir. İldeki birkaç doktora daha giderek bir teşhis koyulmasını ve tedavi olmasını beklerler. Ama nafile Ceren iyileşmek yerine daha da kötü olmaktadır. Son gittikleri doktor, burada bir teşhis koyulmasının imaknsız olduğunu ve Ankara’ya gitmeleri gerektiğini söyler. Durumun beklediklerinden de kötü olduğunu anlarlar ve hemen Ankara’ya gitmeye karar verirler.
Yalnız bir sorun daha vardır. Ceren artık hamileliğinin son aylarındadır ve yolculuk yapması tehlikelidir. Üstelik hastadır da. Yusuf, arkadaşlarından arabası olan birine rica eder ve onları Ankara’ya götürmelerini ister. Neyse ki bu dünyada hala iyi insanlar vardır. Yusuf’un arkadaşı onları Ankara’ya götürmeyi kabul eder. Ankara’dan yine tanıdıklar vasıtası ile bir doktordan randevu alınır ve yola çıkılır. İkisi de çok düşüncelidir. Yusuf ne eşine ne de çocuğuna zarar gelmesini istememektedir. Ceren’in de kafası karmakarışıktır. Bütün bu zor günlerde bile her ikisi de yalnızdır. Ne Selma Hanım ne de Ceren’in ailesi onlarla Ankara’ya gelmeyi kabul etmiştir. Selma Hanım’ın zaten dünya umurunda değildir. Ceren’in annesi de babasının hastalığı dolayısıyla gelemeyeceğini söylemiştir.
Altı yedi saatlik yol sanki hiç bitmeyecek gibi gelmiştir her ikisine de. Sonunda Ankara’ya varmışlardır. Yalnız, randevu ertesi gündür. Ankara’da yer ayırttıkları Öğretmenevi’ne giderler. Yorulmuşlardır ve dinlenmeye ihtiyaçları vardır. Ceren kafasını yastığa koyar koymasına ama gözüne uyku girmemektedir. Yusuf da Ceren’i etkilememek için gözlerini yummuş uyur gibi yapmaktadır. Zor da olsa sabah olur ve doktora giderler. Doktor kısa bir muayeneden sonra tahlil ve röntgen ister. Öğleden sonra tahil ve röntgen sonuçları çıkmıştır. Doktor tetkik sonuçlarını kısa bir süre inceledikten sonra Ceren’e dönerek hastalığının tedavisi için hastaneye yatması ve kortizon kullanması gerektiğini söyler. Ceren’in dünya başıan yıkılmıştır. “Ama nasıl olur doktor bey ?” cümlesi ağzından çıkıverir. Doktor onu anladığını ama bundan başka çaresinin olmadığını söyler. “Ya çocuk?” diye sorar her ikisi de. Doktor tekrar ilacı kullanmak zorunda olduklarını söyler ve çocuk konusunda bekleyip görmekten başka çarelerinin olmadığını söyler. Ceren için çok daha zor günler başlamıştır. Hem yalnız başına hastanede kalmak zorundadır hem de çocuğuna nasıl bir zarar vereceğini bilmeden kortizon almak zorundadır. Ceren’i 6 hastanın yattığı bir odaya verirler. Ceren psikolojik olarak da çökmüş durumdadır. Her gün gizli saklı hastane köşelerinde ağlamaktadır. Yusuf her gün hastaneye gelerek ona destek olmaya çalışmaktadır. İkisi de perişan durumdadır.
Ceren hastanedeki insanlarla konuştukça morali daha çok bozulmaktadır. İnsanlar Ceren’e tedavide kullandığı kortizonun bebeğini etkilediğini söylemektedirler. Bu durum Ceren’i daha da zor duruma sokmaktadır. Son olarak birkaç doktor da çocuğun engelli doğabileceğinden bahsetmişlerdir. Ceren hergün dua etmekte, çocuğu ve kendisi için Allah’tan yardım istemektedir. Bu arada doğum da yaklaşmıştır.
On günlük bir tedavi sonucunda Ceren iyileşmiş ve hastaneden taburcu olmuştur. Yusuf ve Ceren tedavi olmaktan mutludurlar. Fakat, bebeğin engelli doğup doğmayacağı endişesi ile yaşamaktadırlar. Yaşadıkları ile dönerler. Ceren bir yandan yatıp dinlenmekte bir taraftan da geçmiş olsun ziyaretine gelen insanları ağırlamaktadır. Ceren’in çilesi bitmemiştir.
Soğuk bir kış günü Ceren’in sancısı tutar. Yusuf apar topar Ceren’i hastaneye yetiştirir. Beklenen gün gelmiştir ve artık akıllardaki soru işaretleri cevap bulacaktır.