Sizi eleştirebilen ve her söylediğinize evet demeyen insanlarla çalışın. Böylece, hayal dünyasında yaşamamış olursunuz !
Ecir Uğur KÜÇÜKSİLLE
Sizi eleştirebilen ve her söylediğinize evet demeyen insanlarla çalışın. Böylece, hayal dünyasında yaşamamış olursunuz !
Ecir Uğur KÜÇÜKSİLLE
Keşke övünmenin değil de takdir edilmenin daha önemli olduğunu anlayabilsek…
Ecir Uğur KÜÇÜKSİLLE
Yardım için uzattığın kaç el,
Seni sırtından vurdu ?
Merhem olduğun kaç yürekle,
Hayatın tarumar oldu ?
Bu sorulara verecek cevabın yoksa,
Sen hiç yaşamamışsın oğul.
Ecir Uğur KÜÇÜKSİLLE
İçi boş şeylerin dışını süsleyerek sunmanız gerçekleri değiştirmez, sadece kendinizi kandırırsınız.
Ecir Uğur KÜÇÜKSİLLE
Çevrendeki her insanın hayatına iz bırakacak şekilde hafif de olsa dokunabilmek. Karşılık beklemeden, hissettirmeden ve riyasız…
Ya seni dinlemeden, menfaat uğruna yüzüne kapıyı çarpıp gidenler. Onları kendine dert etmeden, düşünmeden bir kalemde hayatından silmek. Tekrar kapını çaldıklarında hafifçe gülümseyip, çok geç artık demek…
Sana seninle olanlar, seni anlayanlar, senin değerini bilenler yeter. Ya diğerleri dersen zaten hiç yanında değillerdi ki, sadece gücün yanındaydılar…
Ecir Uğur KÜÇÜKSİLLE
Söz, namludan çıkan kurşun gibidir. Bir kere ağızdan çıktımı, geri dönüşü olmaz. Gider ve hedefi tam kalbinden vurur. Kurşun da, namludan çıktığında hiçbir zaman hedefinden sapmaz ve görevini yerine getirir. Söz de öyle olmalı ! Bir kere söylendimi, dimdik hep arkasında durulmalı. Zamana, mekana ve duruma göre eğilip bükülmemeli.
Ecir Uğur KÜÇÜKSİLLE
Evlenmeden boşamak, kazanmadan harcamak, acı çekmeden gülüp geçmek kolaydır.
Ecir Uğur KÜÇÜKSİLLE
Eğer arkadaşlarınızla ortak bir arkadaşınızdan zarar gördüyseniz ve onlara bu durumu anlattığınızda gerekli desteği alamıyorsanız üzülmeyin. Durumu anlattığınız arkadaşlarınızın size zararı dokunan arkadaşla daha menfaatleri çakışmamıştır. Onlara da iğnenin ucunun az da olsa dokunmasını bekleyin. En ufak bir olayda nasıl feveran ettiklerini göreceksiniz.
Ecir Uğur KÜÇÜKSİLLE
Keşke, söylediklerimizin ve sosyal medyada paylaştıklarımızın çok değil yarısını gerçek hayatta uygulayabilsek,
Keşke, ünvan ve mevkinin geçici olduğunun farkında olup, buna göre davranabilsek,
Keşke, herşeyin değerini parayla ölçmesek,
Keşke, sevgimizi de nefretimizi de fazla abartmadan gösterebilsek,
Keşke, az da olsa vicdanımız olsa,
Keşke, sahip olduklarımızı, yediklerimizi herkesin gözüne sokar gibi sosyal medyada paylaşmasak,
Keşke, her konuda fikrimiz olmasa ve sadece bildiğimiz konularda konuşabilsek,
Keşke, bilmiyorum demenin de bir erdem olduğunu kavrayabilsek,
Keşke, daha çok kitap okuyabilsek,
Keşke, sevdiklerimizi daha çok arayabilsek ve “vakit olmuyor” cümlesini hiç kurmasak,
Keşke, menfaatimiz olmadığında da etrafımızdan bir selamı eksik etmesek,
Keşke, söylenen sözlere inanmadan önce bir araştırabilsek ve körü körüne herşeye inanmasak,
Keşke, başkalarını düzletmeden önce kendimizi düzeltmemiz gerektiğinin farkına varabilsek,
Keşke, kaybetmeden anlayabilsek elimizdekilerin değerini,
Keşke, bu dünyada sadece misafir olduğumuzun farkına varabilsek.
Sadece bu kadar değil aslında yazılabilecekler. Daha ne çok keşkemiz var aslında.
Ama, bu kadar keşkenin olduğu bozulmuş bir dünyada hala geleceğe umutla bakabilmek
en büyük güzellik….
Ecir Uğur KÜÇÜKSİLLE
Şöyle bir çevreye baktığınızda, ünvan ve makamını her yerde kullanmaya çalışan ne kadar çok insan olduğunun farkına varabilirsiniz. Asıl olan ne makam ne ünvandır, asıl olan insanlıktır. Ayrıca, makamlar ve ünvanlar sadece çalışılan iş ile ilgili alanlarda geçerlidir. Bunun dışında herkes Ahmet’dir, Hasan’dır, Ayşe’dir, Fatma’dır….
Ecir Uğur Küçüksille