Artık Yusuf, her akşam eve gelirken annesine mutlaka uğramaktadır. Onunla biraz vakit geçirdikten sonra eve gelmektedir. Bu durum Ceren’i rahatsız etse de Yusuf’u anlamaya çalışmakta, bu konuyu sorun haline getirmemektedir. Birkaç ay sonra, Yusuf’un hareketlerindeki değişiklik Ceren’i rahatsız etmeye başlar. Yusuf, her şeyden şikayet etmekte ve Ceren’i daha önce sorun olamayan konularda eleştirmektedir. Bu durum Ceren için dayanılmaz bir hal almıştır. Bir gün oturup Yusuf’la konuşmak ister. Yusuf akşam eve geldiğinde, akşam yemekten sonra onunla konuşmak istediğini söyler. Yusuf öyle umursamaz bir tavırdadır ki “Konuşacak ne var ki ?” diye cevap verir. Bu Ceren’i hem üzer hem de sinirlendirir. Ne olursa olsun akşam Yusuf’la konuşmaya karar verir. Yemekten sonra bir Türk kahvesi yapar ve oturma odasında Yusuf’la konuşmaya başlar. Ceren’in şikayetlerine Yusuf tatmin edici cevaplar verememektedir. Hep konuyu annesine getirmekte, onun yalnız olduğundan ve onunla daha çok ilgilenmeleri gerektiğinden bahsetmektedir.
Ceren bu konuşmadan sonra sorunun kaynağını anlamıştır. Selma Hanım Yusuf’un kendisini her ziyaretinde Yusuf’u doldurmakta o da annesine hayır diyememektedir. Ceren nasıl bir yol izlemelidir ? Bu soru haftalar boyu Ceren’in kafasını kurcalar. Olayın taze olduğu ve Yusuf’un huyuna giderse sorunun kolaylıkla çözülebileceği kanaatine varır. O da her gün olmasa da iki günde bir Selma Hanım’a uğramaya ve onun halini hatırını sorarak hem Yusuf’un hem de annesinin gönlünü hoş etmeye çalışır. Ama Selma Hanım, Ceren’e bazen açıkça bazen de laf arasında mutlaka bir söz söylemekte ve Ceren’i çok üzmektedir. Ceren, her seferinde saygısından bunları içine atmakta ve Yusuf’a da bu konu hakkında hiçbir şey söylememektedir. Ceren genç yaşta yaşadıkları ile iyice karamsarlığa düşmüştür. Birkaç defa bu durumdan kendi ailesine bahsetmiş ama onlardan da gerekli desteği görmemiştir. Bu durum Ceren’i daha çok karamsarlığa sürüklemiştir.
Kimseden fayda olmadığını gören Ceren, hala iyi niyetle bir şeyler başarabileceğine inanmaktadır. Bütün bu olaylar yaşanırken, bir akşam Yusuf hafta sonu Ali’nin okuldan izinli olarak geleceği haberini verir Ceren’e. Selma Hanım, Ali’nin geldiği gün akşam yemeğinde hep beraber olmaları için Yusuf ve Ceren’i davet eder. Yalnız, Ceren’in de mutlaka sabahtan gelmesini ve yemek hazırlığına yardım etmesini ister. Ceren istemeyerek de olsa o gün sabahtan yardıma gider. Yine istemediği sözler duymakta ve canı çok acımaktadır. Sabır diye diye akşam olur, yemekler yenir, bulaşıklar Ceren tarafından yıkanır. Tam her şey bitti artık eve gideceğiz derken, Selma Hanım’ın sözleriyle Ceren’in dünya başına yıkılır. Selam Hanım, çok yorulduğunu ve Ali’nin tüm çamaşırlarını Ceren’in yıkamasını istediğini söyler. Ceren Yusuf’a bakar. Yusuf’tan bir şeyler söylemesini bekler. Ama, bu bekleyiş boşunadır. Yusuf sadece olur anlamında başını sallamaktadır. Nasıl böyle bir şey olabilir, Ceren kayınbiraderinin çamaşırlarını yıkamak zorunda mıdır? Zavallı Ceren buna da evet demek zorunda kalır. Aslında bu evet cevabının, bundan sonra her zaman Ali’nin tüm çamaşırlarını yıkamasına sebep olacağının farkında değildir.
Yaşadıklarıyla zaten psikolojisi bozulan Ceren, Selma Hanım’ın haftada en az iki üç defaya çıkan ev ve yemek ziyaretleriyle iyice bunalmış durumdadır. Zaten derdini kimseye anlatamamakta, sadece okulda geçirdiği zamanlarda kendini rahat hissetmektedir. Yine bir gün yemek için Ceren ve Yusuf’a giden Selma Hanım sofrada durup dururken söylediği şu sözlerle ortamı iyice germiştir.
“İki oğlan anasıyım,
Malların mayasıyım.
Köşe yastığıyım,
Minder yaması değilim.
Oğlumun ekmeği,
Eviririm yerim,
Çeviririm Yerim.”
Bu sözler karşısında hem Yusuf hem de Ceren bakakalmıştır. Her ikisi de ne diyeceğini bilememiştir. Zaten gergin olan Ceren, bu sözlerle Selma Hanım’ın ne demek istediğini anlayamamıştır. Zaten evliliklerine yeterince müdahale etmekte ve huzurlarını bozmaktadır. Ondan yemeği kıskanan veya ona neden yemek yiyorsun diyen de yoktur. Neden böyle davranmaktadır ? Devamlı laf söyleyerek ne elde etmeyi amaçlamaktadır ? Sonuçta biri oğlu biri de gelinidir. Bir anne ikisinin mutluluğundan başka ne isteyebilir ki? Bütün bu sorulara ne Yusuf ne de Ceren cevap bulamamıştır.
Yusuf, son yaşananlardan sonra Ceren’e hak vermeye başlar.