Mutludur Ceren, hem evliliğe hem de geleceğe dair hayaller kurmaktadır. Bir tafaftan da okula gidip gelmektedir. Cana yakınlığı ve çocuklarla ilgilenmesinden dolayı ilçe halkı tarafından çok sevilmektedir. Yanlarında kaldığı aileye de alışmış ve onları benimsemiştir. O da ailenin bir ferdi gibi yaşamaktadır. Bu arada Yusuf, hem özlem çekmekte hem de düğün hazırlıkları ile ilgilenmektedir. Sayılı gün çabuk geçer, yaz tatili zamanı gelir. Ceren için hem çok sevdiği ilçeden, hem yanında kaldığı aileden hem de öğrencilerinden ayrılma vakti gelmiştir. Bu ayrılık geçici bir ayrılık değildir. Ceren yazın evlenecek ve eşinin şehir merkezinde çalışması nedeni ile tayini çıkacaktır. Her ne kadar artık ilçeye dönmeyecek olsa da ilçedeki sevenleri ile ilişkilerini kesmeyeceklerine dair söz vermişlerdir birbirlerine. Ceren ve yakınları göz yaşlarını tutamışlardır ayrılırken. Çok değil bir iki ay sonra düğünde görüşecek olmanın tesellisi ile ayrılmışlardır.
Ceren’in dönmesi ve düğünün yaklaşması sebebi ile hazırlıklar hızlanmış, aileler dolayısı ile de Ceren ile Yusuf daha sık görüşmeye başlamışlardır. Arada bazı tatsızlıklar yaşanmakta, bu da hem Yusuf hem de Ceren’in canını sıkmaktadır. Aslında onları kendi hallerine bıraksalar işler daha kolay yürüyecek ve çözülecektir. Her ikisi de düğün bittikten sonra herşeyin düzeleceği ve tüm sorunların çözüleceğini düşündükleri için sabretme yolunu seçmişlerdir. Sonunda tüm eşyalar alınmıştır. Sıra kiralık bir ev bulmaya gelmiştir. Annesi yalnız yaşadığı için, Yusuf annesine yakın bir yerden ev tutmak istemektedir. Ceren ise, yaşananların da etkisi ile her iki tarafa da uzak bir yerden ev tutalım demektedir. Yusuf’un annesi ve kardeşi küçük bir mahallede kendilerine ait eski bir evde yaşamaktadır. Ev, eski zamanların mimarisi ile yapılmıştır. Bazı kısımları ahşaptır. Yusuf Ceren’e, yakın olmalarının her ikisinin de çalışması nedeni ile kolaylık sağlayacağını söyler ve sorar. Yakın oturmamızın ne zararı olabilir ki? Bu soru karşısında iyi niyetli Ceren “Hiç…” der ve Yusuf’un düşüncesini kabul eder. Şimdi sıra Yusuf’un mahallesine yakın bir yerde ev bulmaya gelmiştir. Uzun aramalardan sonra, mahalleye 200 – 300 metre uzakta bir apartman dairesi bulunur. Hemen ev temizlenir, alınan eşyalar ve çeyizler getirilip yerleştirilir. Artık düğün için herşey hazırdır.
Düğün günü gelmiştir. Yusuf ve Ceren hem heyecanlı hem de çok mutludurlar. Aylardır bekledikleri gün gelip çatmıştır. Şöyle bir geriye baktıklarında zamanın ne çabuk geçtiğinden bahsederler. Her iki tarafın ailesi de aynı şehirden olduğu için, fazla davetiye dağıtılmış ve çağırılan davetlilerin çoğu da katılmıştır. Düğün salonuna girerken Ceren’in kalbi yerinden çıkacak gibi atmaktadır. Düğün başlar, önce nikah kıyılır, sonra takı merasimi derken gecenin sonu gelmiştir. Ceren ve Yusuf yorulmuşlar ama muratlarına ermişlerdir. Artık onlar için sürprizlerle dolu yeni bir hayat başlamıştır.
Her ikisi de mesutdurlar. Evliliğin ilk zamanları hem büyüklere gitmekle hem de eve gelen misafirleri ağırlamakla geçmektedir. Yaşadıkları yoğunlukta gelen bir haberle mutlu olurlar. Yusuf bulunduğu okula müdür yardımcısı olarak atanmıştır. Bu koşuşturma arasında yaz tatili bitiverir. Artık okullar başlamıştır. Yusuf sabah evden çıkmakta akşam eve gelmektedir. Ceren ise yeni okulunda sabahçıdır. Sabah Yusuf ile evden çıkmakta öğleyin eve gelmektedir. Öğleden sonra da ev işleri ile uğraşmaktadır.
Yusuf’un annesi Selma Hanım genç yaşta kocasını kaybetmiş ve çocuklarını yalnız büyütmüştür. Yapısı itibarı ile tam tanlamı ile bir Osmanlı kadınıdır. Yalnız yaşamanın da etkisi ile özgür yaşamayı sevmekte, lafını sakınmamakta ve oğullarını da çok kıskanmaktadır. En büyük çocuğu Ayşe’yi evlendirmiş biri erkek biri kız olmak üzere iki torunu olmuştur. Tüm ilgisi iki oğlunun üzerindedir. Yusuf eline işini almış ve evlenmiştir. Hem annesi hem de Yusuf evin en küçüğü Ali’yi bir iş sahibi yapmak için uğraşmaktadırlar. Ali hızlı yaşamayı seven ve yakışıklı bir çocuktur. Bu nedenle kızlar peşini bırakmamaktadır. Bu nedenle Ali’nin devamlı kontrol edilmesi ve uzatmadan Lise son sınıfı bitimesinin sağlanması gerekmektedir. Bu da hem Yusuf’u hem de annesini yormaktadır.
Ali öyle haylazdır ki, arada bir gelip Ceren’den kız arkadaşlarına yazacağı mektuplar için tüyo almaktadır. Dönem sonu gelmiş ve nihayet kazasız belasız Ali Lise’yi bitirmiştir. Kader bu ya tam da bitirdiği sırada Polis Okulu sınavları açılmıştır. Yusuf’un da teşviğiyle Ali sınava girmiş ve kazanmıştır. Artık o da Selma Hanım’ın yanından ayrılacaktır. Selma Hanım’ı bir düşünce alır. Atık yalnız yaşayacaktır. Zaman geçer ve Ali’nin gitme zamanı gelir. Yusuf Ali’yi Ankara’ya Polis Okulu’na yerleştirmeye gider. Artık, Selma Hanım yalnızdır. Ceren ve Yusuf’u zor günler beklemektedir.