Gundüz geceyi kovalıyor, Gece gündüzü sanki, Yakalamak ne mümkün! Sen anlamaya çalışırken, Ömürden geçip gidiyor koca bir gün! Gençlikte kıymet vermiyorsun zamana, Yaş aldıkça anlam yüklüyorsun her dakikana! Keşkeler sarıyor hayatını, Birikiyor keşkeler ve dönüşüyor, Dakikalar günlere, günler aylara, aylar yıllara. İhmal ettiklerinle bir an geçirmek istiyorsun, Ya göçüp gitmiş oluyorlar bu dünyadan, Ya da onlar seni istemiyor! Yapayım istiyorsun ertelediklerini, Ya gücün yetmiyor, Ya da sağlığın müsaade etmiyor! En acısı da bazen, bunları düşünmeye ömrün yetmiyor! Kimi ahir zaman diyor buna, Kimi zaman hızlı geçiyor. Kim ne derse desin ömür bu, Bir çırpıda yaşanıp bitiyor!
Olmayınca liyakat canım ülkemde, Ne makam ne de ünvan hepsi hikaye. İlim ve bilim desen sürünüyor yerlerde! Makam sahipleri alamıyor inisiyatifi ele!
Ünvanlar dağıtılıyor peynir ekmek misali! Hal böyle olunca kalmadı itibarı eskisi gibi. Kimsede kalmamalı ünvanlar daimi, Yeterlilikleri hep kontrol edilmeli.
Makamlar için eğmelisin hep başını, Sorgulamamalısın doğru mu yanlış mı! Buna sahip olanlar doldurunca koltukları, Ülkenin kurtulmuyor dertten başı.
Böyle söyler de Ecir, Bilir, değişmedi değişmeyecek düzen! Herkes söylese de şikayetini dilden, Söz konusu kendi olunca, değişiveriyor birden!
Dün yanımdaydın, Şimdi bir avuç toprakta, Dün gözümün nuru diyordum, Simdi nur olup uçtun sonsuzluğa. Bir yanım hep eksik bundan sonra, Alışamadım, alışamayacağım yokluğuna.
Sen yaklaştıkça uzaklaşıyor insanlar, Sen yardım etmek istedikçe, altında bir şeyler arıyorlar. Gerçek mi yoksa tuzak mı? Hep bir ürkeklik, hep bir endişe!
Haksızlar mı? Asla değiller! İçinden geçtik adeta insani duyguların. Kocaman bir enkaz bırakıyoruz geleceğe, Ne günahı var el kadar yavruların?
Ayrıştırdık, ötekileştirdik! Kocaman bir kültürü yok ettik el birliğiyle! Bir selam vermeyi çok görüyoruz, Yüzlerdeki tebessümler bile sahte!