Ülkemde insana verilen değer bu kadar,
Hakkınızı helal edin madenci kardeşlerim.
Ama yaptığınız iş tehlikeli, ölüm bu işin kaderinde var!!!!
Hakkınızı helal edin madenci kardeşlerim.
Siz ebediyete gittiniz,
Başladılar suçlu aramaya.
Ne devlet doğru denetlemedim diyor,
Ne de işveren hatam var diyor,
Bu takdirde hata size kalıyor!!!
Ne işiniz vardı tehlikeli olan ocakta?
Şimdi ne verilen paralar,
Ne de sıvazlanan sırtlar,
Geri getirecek sizleri.
Hangi para ya da el verebilir ki ?
Yetimlere baba güveni ve şefkati.
Zaten saymaya başladım,
Çok değil 15 gün sonra unutacağız sizleri.
Siz de biliyordunuz ülkenin durumu bu,
Hakkınızı helal edin madenci kardeşlerim.
Ey başkalarının acısından zevk alan varlık,
Ey iftira atıp gülerek seyreden mahluk.
Sana insan demeye dilim varmıyor,
Bir gün elbet sana dönecek yaptığın fenalık.
Çocuklar gibi gülmek istiyorum,
Hani yüzlerindeki o masum tebessüm var ya,
Hani hiçbirşeyden habersiz delicesine attıkları kahkahalar var ya,
İşte öyle gülmek istiyorum.
Çocuklar gibi sevmek istiyorum,
Hani insana saf ve temiz duygularla yaklaşırlar ya,
Hani insanı hep severler hiç kin tutmazlar ya,
İşte öyle sevmek istiyorum.
Çocuklar gibi olmak istiyorum,
Hep seven,
Hep sevilen,
Gönüllere neşe veren bir insan olmak istiyorum.
Olacak dostun olduğu gibi düşmanın da elbet,
İftira atan düşmandan korusun Allahım.
Sırtından vurup, arkandan eder gıybet,
Böyle düşmanı kimseye vermesin Allahım.
Önce ortaya bir laf atar,
Sonra onlara bakıp keyifle seyre dalar.
Sen temizlemek için yıpranırsın, yüreğin karalar bağlar,
Böyle düşmanı kimseye vermesin Allahım.
Bellidir düşman bildiklerinden gelecek tehlike,
Korursun her zaman kendini buna göre.
Dikkat etmeli dost görünüp de düşmanlık edeceklere,
En zayıf anında vururlar seni arkandan sinsice.
Ne oluyor dersin,
Çoktan çekilmiştir ipin.
Arkandan kıs kıs gülerler,
Dost bildiklerin.
Kim bilir ne hikayeler yaşanır kapalı kapılar ardında ?
Bir çeken bilir, bir de değer veren, bilmez kimse başka.
Acılar katlanır, hava kararıp loş ışıklar yanınca,
Anlatılmaz, sadece başa gelince anlaşılır hastane odaları.
Kimi inler ağrıdan sabaha kadar,
Sadece dört duvar bilir.
Kimi ruhunu teslim eder, göçer sonsuzluğa,
O oda içinde her şey boğaza düğümlenir.
Hani demişler ya,
Allah ne muhtaç etsin ne de eksik.
Eğer sonu ebediyetse,
Allah düşürmesin hastane odalarına.