Hep sustum hayatta kimse kırılmasın diye,
İçime attım her şeyi ağladım gizliden gizliye,
Bekledim bir gün beni de anlayan olur diye,
Anlamadı, sormadı kimse sen ne düşünürsün diye?
Hep çabaladım eş, dost, arkadaş için,
Kendimce iyilik ettim küçük bir tebessüm için,
Herkes anladı menfaat ilerisi için,
Üzülen yine ben oldum, yaralandım duyduklarım için.
Anladım dedim, bundan sonra yapmam dedim,
Hayata farklı bir gözle bakacağım dedim,
Ama olmadı olmuyor, bitmiyor bu delilik,
Yine önce el uzatıp, sonra yüz dönülen benim.
Her gün yeni bir umutla kalk yatağından arkadaş,
Yeni bir gözle bak dünyaya.
O bembeyaz bulutların arasından sıyrılıveren güneş gibi,
Işıl ışıl ışıldayan gözlerinle sen aydınlat dünyayı.
Pencereni aç, tertemiz havayı çek ciğerlerine,
Yaşamanın ılık nefesini hisset içinde.
Kollarını aç kucakla dünyayı iyisiyle kötüsüyle,
Yaşama sevincini duy gönlünde.
Her sabah yeni umutlar yeşerdikçe kalbinde,
Ve çarptıkça her an iyilikle sevgiyle.
Huzur bulursun şu alemde.
Ve sarılırsın işine ailene dört bir elle.
İnsanoğluyuz fanilik var serde,
Hiç bitmez isteklerimiz ömür devam ettiği sürece.
Dilimiz her seferinde hayirlisi olsun der de,
Gönül dinlemez, olsun ister her seferinde.
Güvendiğin dağlara karlar yağmadan,
Şakakların aklarla dolmadan,
Ecel gelip kapını çalmadan,
İyi bir miras bırak şu fani dünyada.
Miras demek değil mal, mülk, para.
İnsanlara örnek olacak güzel ahlak,
Darda olanlara daima el uzatmak,
Akıllarda hep tatlı bir tebessümle kalmak,
En değerli miras yarınlara.
Sabır bir imtihan nefis ile irade arasında,
Kimi gün zaman, kimi gün sıkıntı olarak çıkar karşına.
Kapılmamak gerek hemen karamsarlığa,
Hayat geçmez hep mutlulukla,
Herşey insan için hayatta.
Sabrın sonu selamettir,
Böyle bakmalı karşılaşılan zorluklara.
Bugün günlerden sensizlik,
Sensiz geçen bilmem kaçıncı gün.
Yokluğunu yaşarken derinlerde,
Koparılan her takvim yaprağı,
Yeni bir gün daha ekliyor sensizliğe.
Bilmem ne kadar dayanır bu beden sensizliğe,
Her geçen gün eriyorum içten içe.
Ve tükenmiş umutlarla bekliyorum,
Seninle buluşmayı ebediyette.
Herkesin anne ve babasının kıymetini zamanında bilmesi dileğiyle.
Tarih 1 Mart 1987
Beraber kapatmıştık televizyonu İstiklal Marşıyla
Sonra da dalmıştım yanında derin bir uykuya
Gecenin karanlığını oğlum kalk diyen bir ses aydınlattı acıyla
Kalktım annemdi,
Baban şeker komasına girdi diyordu telaşla
Kalktım, anlamaya çalıştım 11 yaşın verdiği şaşkınlıkla
Sonra olmadı uyandıramadık babamı, annem ve kardeşimle ne yaptıksa
Annem koş çabuk dedi, babanın doktorunu ara
Merdivenlerden koşarak indim aradım doktoru, telefonu kapalıydı ama
Sonra dayımı aradım geldi arabasıyla
Seni alıp götürdüler hastaneye bir battaniyenin arasında
Farkında değildim ama
Bu son görüşümmüş seni aslında
Hayata gözlerini yummuşsun daha hastane yollarında
Yıllardır yokluğun içimde kapanmayan bir yara
O gün aklıma geldikçe gözlerim yaşla dolar hala
Bu dünyada birbirimize doyamadık ama
Ebedi istirahatgahta buluşmak dileğim hep dualarımda.
Hayatta, mümkün değil her zaman haklı olmak
Mutlaka gerekli düşünüp empati yapmak
Sanırsan fikrinden dönmeyi alçalmak
Çok zor olur kaybettiklerini kazanmak.
Hiç bitmeyecek gibi yaşıyoruz hayatı,
Sanki hiç ölmeyecekmiş gibi.
Hırslar ve ihtirasların gölgesinde,
Sevgiden ve şükürden çok uzak.
Hep daha fazlası olsun istiyoruz elimizde,
Herşeyin en iyisi.
Hep en başarılı biz olmalıyız,
Kardeşlikten ve tevazudan çok uzak.
Oysa şükür değil mi İslamın temeli ?
Komşusu açken bir insan rahat etmemeli.
Zengin ederince zekatını vermeli,
İnsan, kendisi için istediğini başkaları için de istemeli.