Ben yaşlı koca çınar,
Sen toprakta yeni filizlenmiş bir dal.
Ben köklerimi atmışım derinlere,
Sen alışmaya çalışıyorsun olduğun yere.
Bakıyorum gözün hep yukarılarda!
Oysa köklerin çok zayıf daha.
Bakmazsan yükselirken aşağıya,
Ters yüz olursun ilk zorlukta.
Hiç kulak asmıyorsun uyarılarıma!
Gencim diyorsun, uyamamışsın sen zamana.
Gençlikte kavak yelleri eser de kafanda,
Bir avuç pişmanlık kalır ellerin arasında.
Toplum olarak ne hale geldik biz?
Merhamet duygumuzu yitirdik, benciliz!
Sessiz, masum hayvanlara bunu yapanlar,
İnsanlara neler yaparlar düşünebilir misiniz?
Garibe, ezilmişe acımıyoruz,
Düşene hemen bir tekme atıyoruz.
Bilmem farkında mısınız ama,
Toplum olarak dibe batıyoruz.
Güzel ülkemde çoğaldı uzman ve hoca!
Bir de ağzı laf yapıyorsa her gün medyada.
Konuşuyorlar maşallah her konuda!
Canım halkım sorgulamıyor,
İnanıyor hemen onlara.
Geldik yirmibirinci yüzyıla,
Düşümeden inanıyoruz her anlatılana.
Söylenenler yanlış çıkınca,
Hemen sorumluluğu atarız anlatana.
Oysa elimizin altında doğru da yanlış da,
Çözüm sadece birkaç tuşa basmakta.
Ben hangisi doğru bilemem diyorlar,
Keşke insanlar Allah’ın verdiği aklı biraz kullansa!
Ne telefonlarıma çıkıyorsun,
Ne haber gönderiyorsun.
Senin için çarpan bu kalbi,
İnan hiç düşünmüyorsun.
Ne ümidvar sözcükler duymak,
Ne de büyük bir tevazu.
Senden tek isteğim,
Gönül pınarından bir yudum su.
Kalbimdeki çorak toprağı canlandırmak için,
Hayat ağacının bir dalından tutabilmek için,
Hayalinle de olsa yastığa başımı koyabilmek için,
Gönül pınarından bir yudum su vermelisin.
Çoğalıyor etrafta kendini bilmezler,
Bulunduğu yeri hak etmeyenler.
Kendilerini dev aynasında görüp,
Zavallı konumuna düşenler.
Biliyorum sanıyorlar her konuyu,
Konuşuyorlar orda burda yanlış doğru.
Herkes gülüyor da arkalarından,
Onlar sanıyorlar gittiğim yol doğru.
Yok kimsenin yanında zerre kadar değeriniz,
Sizi mutlu eden etrafınızdaki köleleriniz!
İsminiz önündeki ünvanlar olmasa,
Şu fani hayatta kocaman bir hiçsiniz.