Ne zaman güzel, boynunu eğmemiş, Bir çiçek görse insanoğlu, Önce, koklamak için yaklaşır. Sonra, birer birer yapraklarını koparır, Her geçen gün, çiçek solar ve yıpranır. Bakar, çiçek boynunu bükmüş! Güzellikten eser kalmamış! Koparır, bir kenara fırlatır! Sonra ne mi olur? Yeni çiçek aramaya başlanır!
Yol çok uzundu, Zaman geçmek bilmiyordu, Küçük otobüs koltuğunda. Ağaçlar akıyordu sanki penceremden, Yeşillikler uzanıyordu alabildiğince, Dalıvermişim, bu güzelliklerle uykuya. Birden sıçradım! Muavinin otogara yaklaşıyoruz anonsuyla. Etrafıma baktım uykulu gözlerle, Anlamaya çalışıyordum nerede olduğumu. Derken, kaldırımda seni gördüm yürürken, İnanamadım gözlerime! Yıllar sonra bu seni ilk görüşümdü, Göğsümdeki kuş pır pır etmişti yine, Tıpkı seni ilk gördüğümdeki gibi! Ayağa kalktım istemsizce, Camdan izledim sessizce gidişini. Dur demek istedim şoföre! Bir an arka koltuktaki kadının, Anlamsızca bana baktığını farkettim! Sessizce oturdum yerime, Ve isyan ettim içimde! Seni kaybettiğim o güne…
Yeter! Çıkarın maskelerinizi, Yok yok üsttekini değil, hepsini! Karşıma çıkıyorsunuz, Her seferinde, bir başkasıyla. Bir dik durun, mert olun! Karakterinizi bileyim! Davranayım size layıkıyla.
İlk bütü unutmak çok kolay deme, Unutmak kolaysa önce sen unut. Ne olursun bunu bana söyleme, Unutmak kolaysa önce sen unut.
Tatili, gezmeyi unut demiştin, Sensiz de ortamlara akarım demiştin, Babanın söylediklerini duyma demiştin, Unutmak kolaysa önce sen unut.
Herkes gitmisti ben kalmıştım yapayalnız, Notlar bana ben onlara bakıyordum anlamsız, Beklemiştim acı sonu evde parasız, Unutmak kolaysa önce sen unut.
İlk bütün heyecanıyla sınava giderken, Notlarımı unutmuştum evden çikarken, O dersi bugün hala alirken, Unutmak kolaysa önce sen unut.
Ağzımdan son nefesim çıktığında, Gözlerime karanlık dolduğunda, Ruhum bedenimden ayrıldığında, Sakın üzülüp ağlamayın benim için!
İstemem cenazemde ne çiçek ne de çelenk, Vermeyin arkamdan ne yiyecek ne de içecek, Bir fakir doyurun bir çocuk giydirin, Sakın gelmesin aklınıza eller ne diyecek!
Elbet olacak arkamdan iyi kötü konuşan, Bunları dikkate alıp da rahatsız olmayın. Günahım da sevabım da bana ait, Dert anlatmak için kendinizi yormayın!
Önce gülümsedi, Sonra “Belki bir gün dedi!”. Derin derin baktım gözlerine, Sonsuza kadar bekleyeceğim dedim, gerekirse. Söz vermiştim bir kere, Her bahar çaldım kapısını, Sessizce baktım gözlerine, Ve o hep aynı cümleyi söyledi, “Belki bir gün”. Bu sene yine gittim baharda, Bu sefer kapıyı o açmadı! Yıkıldım, başımı öne eğdim ve ayrıldım oradan. O zaman anladım! Söylediği cümlelerle, O imkansızlığı ifade etmek istemişti, Bense ümidi anlamıştım! Ama hayat hep böyle değil miydi? Her cümle herkes için, Aynı anlamı ifade etmiyordu…
Çok yorgunum Matilda, Ben böyle hayal etmemiştim! Çabuk yaş almalıydım, Sorumluluklarım azalacaktı büyüyünce. Kimseye hesap vermek zorunda olmayacaktım! Hepsi oldu şimdi, Bakıyorum da sorumluluklarım artmış, Hesap vermem gereken kişiler çoğalmış! Ve Matilda anlıyorum, Azalmayacak hep artacak bu yorgunluklar, Farklı şekillere bürünüp…