Kim bilir ne hikayeler yaşanır kapalı kapılar ardında ?
Bir çeken bilir, bir de değer veren, bilmez kimse başka.
Acılar katlanır, hava kararıp loş ışıklar yanınca,
Anlatılmaz, sadece başa gelince anlaşılır hastane odaları.
Kimi inler ağrıdan sabaha kadar,
Sadece dört duvar bilir.
Kimi ruhunu teslim eder, göçer sonsuzluğa,
O oda içinde her şey boğaza düğümlenir.
Hani demişler ya,
Allah ne muhtaç etsin ne de eksik.
Eğer sonu ebediyetse,
Allah düşürmesin hastane odalarına.
Ne hale geldi canım ülkem,
Kimin eli kimin cebinde belli değil.
Eskiden filmlerde replikti,şimdi gerçek oldu.
Artık iki kişinin bildiği kesinlikle sır değil.
Güven sadece sözlükte bir kelime oldu,
Emin dost bulmak kolay değil.
Belki sözde eskiye dönülür ama,
Hiçbir şey artık toz pembe değil.
Ne kışlar eski kış ne de yazlar eski yaz,
Selamlar bile vurur oldu yüzlere ayaz ayaz.
Eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağar derler ama
Arar olduk eski günleri içimiz yana yana.
İnsanlık değil, para iş görür OLDU.
Nezaket değil, zorbalık sevilir OLDU.
Doğruluk değil, iki yüzlülük beğenilir OLDU.
Haram değil, helal yiyen ayıplanır OLDU.
Hakeden değil, adamını bulan iş sahibi OLDU.
Uzun lafın kısası,
Ayaklar baş, başlar ayak OLDU.
Herkesin dilinde bir laf dolaşır da yalan dünya,
Ama devam eder gerçekmiş gibi yaşamaya!
Hırs, ihtiras, kıskançlık gider kırıla,
Hep riya, hep riya, hep riya.