Bir sonun başlangıcı bu
Bir gün mutlaka gelecek başa
Belki derin bir uykunun ortasında
Belki de ömrünün baharında.
Uyudu uyanmadı diyecekler
Beyaz bir kefene bürüyecekler
Toprağın altına gömüp
Ardından bir Fatiha gönderecekler.
Herkes bırakıp gidince seni bir başına
Başını vuracaksın mezar taşına
İşte o zaman anlayacaksın
Ölümün geldiğini başına.
O zaman seni kurtaramayacak seni
Ne malın mülkün
Ne eşin dostun
Ne de canından çok sevdiğin anan,baban,kardaşın
Günahınla sevabınla başbaşa kalacaksın
İşte o zaman anlayacaksın
Ölümün geldiğini başına.
Sen varsın bak her köşede
Alın yazım, kaderimde
Resmin her an ellerimde
Unutmadım seni unutamam
Sevgini ellerle paylaşamam.
Günlerim geçmiyor sensiz böyle
Yüreğim ağlıyor hasretinle
Hayalin her an gözlerimde
Unutmadım seni unutamam
Sevgini ellerle paylaşamam.
Sensizlik kanayan bir yara şu kalbimde
Muhtacım inan bir yudum sevgiye
Ömrüm heder olsa da içki kadehlerinde
Unutmadım seni unutamam
Sevgini ellerle paylaşamam.
Genç yaşımda hasret bıraktın beni aşka
Olmuyor sevemiyor gönlüm senden başka
Mutlu musun artık hayatım paramparça
Git, git yolun açık olsun.
Meğer yokmuş aşkımın yanında en küçük değeri
Yıllardır boş yere olmuşum uğruna serseri
Hayat senin için bir gülse ben o gülün dikeni
Git, git yolun açık olsun.
Odamda yalnız kaldığımda,
Tek dostumdur benim duvarlar.
İçimde fırtınalar koparıp başkaldırmak istediğimde hayata,
Dile gelir beni teselli eder, hiç yalnız bırakmaz duvarlar.
İnsanlar ki çoğu iyi gün dostudur,
Yüzlerindeki sıvayı döküversen bilemezsin içi nelerle doludur.
Duvarlar ki insanlar gibi değiller,
İçiyle dışı birdir seni hiç terketmezler.
Puslu bir kış sabahıydı,
Bir çocuk gördüm omzunda boya sandığıyla boynu bükük,
Yüzünde hayatın acı izleri vardı.
Üstündeki elbiseler yırtık pırtık,
Soğuktan üşümüş bir hali vardı.
O an oturup düşündüm,
O da çocuk.
İstemez mi okumak,
Koşup oynamak,
Evinde sıcacık sobanın yanında oturmak,
Annesinin şefkatli kollarında huzur bulmak,
Yüreğim burkuldu, içimden geldi ağlamak.
Bir an için çocuğun gözlerindeki acı haykırış içimi titretti.
Bu mahsun haline bir suçlu arıyordu besbelli.
İçimden bir ses diyordu,
Suçlu sensin, biziz, tüm dünya.
O çocuğun tek amacı bir lokma ekmek parasıysa,
Bizimki daha çok kazanıp taht kurmak şu fani dünyaya.
Yalan değil seviyorum inan seni,
Sensiz geçmesin istiyorum ömrümün en güzel demleri,
Suya hasret topraklar gibi bekliyorum seni,
Ne olur bir haber yolla da, şen olsun şu derbederin gönül evi.
Ankara garındayım
Hani bekle demiştin ya bana
Seni bekliyorum gelecek trende.
Uzaktan görünce treni, fırlıyorum ayağa
İçimde garip bir kıpırtı, çocuklar gibi seviniyorum.
Herkes inip de trenden seni göremeyince
Derin bir hüzün kaplıyor içimi.
İnanmak istemiyorum sensizliğe,
İnanmak istemiyorum dönmeyeceğine,
Ümidimi yitirmek istemiyorum.
Öyle dalmışım ki derin düşüncelere,
Sırtıma dokunan bir elle irkiliyorum birden,
Bitti diyor gelmeyecek artık tren.
Bu gardan seni uğurladığım gün geliyor aklıma,
Ankara garı diyorum geri ver sevdiğimi.
Ama sonra boş diyorum bu haykırışların hepsi.
Sabahın ilk ışıklarında teselli arıyorum,
Anlıyorum giden dönmeyecek artık geri.