Ceren’den olumlu geri dönüşü alan babası, Yusuf’un ailesine gelip istemeleri için haber gönderir. Yusuf ve Ceren çok heyecanlıdır. Beklenen gün gelir çatar. Annesi, amcası ve Yusuf Ceren’i istemeye giderler. Hoş bir sohbetten sonra Yusuf’un amcası sözü alır ve Allah’ın emri Peygamber’in kavli ile Ceren’i babasından ister. Kısa bir süre sessizlikten sonra, hayırlı olsun cevabı gelir Ceren’in babasından. Yusuf uzun süredir hayalini kurduğu Ceren’ine kavuşmuştur. Hemen aileler nişan için gün konuşmaya başlamışlardır. Küçük şehir laf söz olur derler. Hemen işin adını koymak ve en kısa zamanda yüzükleri takmak gerek diye kendi aralarında konuşurlar. Onlar konuşadursun, Yusuf ve Ceren’in yalnız kalıp konuşabilmek için içi içini yemektedir. Ama eskiden ne mümkün öyle ayrılıp başka bir odada konuşabilmek. Kaderlerine razı olup, büyüklerin konuşmalarını dinlemekle yetinirler. Bir hafta sonrası için nişan günü kararlaştırılmıştır.
Bu bir hafta, ne olduğunu anlamadan nişan alışverişi ve hazırlıkları ile geçiverir. Nişan günü yüzükler takılır ve artık gizli saklı diye bir şey kalmamıştır. Rahat rahat görüşebileceklerdir. Tabi ki bu Yusuf ve Ceren’in fikridir. Ceren’in babası disiplinli ve katı bir insandır. Her ne kadar kızını katıldığı davetlere götürse, onunla davetlerde dans etse de devamlı kızının dışarılarda nişanlısı ile görünmesini istemez. Bu durum, her ikisi için de bir hayal kırıklığıdır. Onlar bu duruma üzülürken, asıl onları bekleyen sürprizden habersizdirler. Çok değil bir iki hafta sonra, Ceren’in tayininin bulundukları ilin bir ilçesine çıktığı haberi gelir. Hem Ceren’i, hem Yusuf’u hem de aileleri bir düşünce alır. Nasıl olacaktır ? Ceren orada nerede kalacaktır ?
Küçük bir ilçede kalacak yer bulmak çok zordur. Ceren’i yanına alan babası, ilçeye kızını yerleştirmeye gider. Gittiklerinde beklediklerinden de az imkanlarla karşılaşırlar. İlçede fazla ev yoktur. Öğretmenler için ayrılmış bir lojman da bulunmamaktadır. Genç ve nişanlı bir kızın yalnız başına bir evde kalması da doğru değildir. Küçük yerde laf söz olur diye düşünür babası. Şehirdeki tanıdıkları bir ailenin de vasıtası ile ilçede bir ailenin evindeki boş bir odaya yerleştirir Ceren’i.
Ceren hala olanların etkisindedir ve ne olduğunu anlamaya çalışmaktadır. Birkaç hafta içerisinde o kadar çok şey yaşamıştır ki kafası karmakarışıktır. Bir anda kendisini bir ilçede, hiç tanımadığı bir ailenin yanında bulmuştur. Bir taraftan aklı da Yusuf’tadır. Birbirlerini tanımak için kullanacakları zamanları birbirlerinden ayrı geçireceklerdir. Telefon imkanı da yoktur. Bütün sorunlar bir yana, Ceren ailesinden ilk defa ayrılmaktadır. Babası Ceren’i yerleştirdikten sonra geri dönerken, Ceren’in hayatında yepyeni bir dönem başlamıştır.
İlk günler zor geçse de yanlarında kaldığı ailenin de sevecen tavırlarıyla Ceren yeni görev yaptığı ilçeye alışmaya başlamıştır. Sıcak bir aile ortamı sağlamışlardır Ceren’e. Yeni okulundaki öğrencilerden de çok memnundur. İlçedeki herkes öğretmenlere çok değer vermekte ve bir dediği iki olmamaktadır. Ceren ayda bir defa, hafta sonları şehre ailesinin yanına dönmekte ve bu sırada Yusuf’la da görüşmektedir. Beraber o kadar az zaman geçirmektedirler ki ne birbirlerini tanımaya ne de anlamaya vakitleri olmamaktadır. Bütün zamanlarını; düğün hazırlıkları ve düğün alışverişi ile geçirmektedirler. Bu durum her ikisini de rahatsız etmektedir. Yusuf, yaşının da getirdiği olgunlukla durumu normal karşılamakta, her ayrılış da gözlerinden yaşlar süzülen Ceren’i teselli etmeye çalışmaktadır.
Ceren yine bir gün okulda geçen yorgun bir günden sonra kaldığı eve döner. Hem yorgunluğun hem de hasretin etkisiyle uzaklara dalmışken birden odasının kapısının çalınmasıyla irkilir. Kendini hemen toparlayarak buyurun der. Kapıyı çalan evin hanımıdır. Kızım sana bir mektup var der. Ceren şaşırmıştır. Ne mektubudur bu ? Teşekkür ederek, hemen mektubu alır ve kapıyı kapatır. Heyecanla mektubu kimin gönderdiğine bakar. Mektubu gönderen Yusuf’tur. İçindeki tüm kasvet bir anda dağılıverir ve mektubu okumaya başlar.
“Cerenim, Gonca Gülüm, Hayatımın Anlamı…” diye başlayarak devam etmektedir mektup. Ceren okudukça hem mutlu olmakta hem de o yeşil gözlerinden yaşların akmasına engel olamamaktadır.