Eskiden bir güzel söz, Bir tatlı bakış açardı gönül kapısını. Gerçekten özlerdi sevenler, Günlerce yol giderdi görmek için, gerekirse! O da uzun uzun görüşmek değil, Camdan gül cemalini görmek belki de! Hasretle beklenirdi telefonlar, mektuplar… Telefon çalınca heyecanlanırdın belki o diye, Kapı çalınca koşarak açardın belki postacı diye. İşte bu duygular yaşanarak yazılırdı, Eski aşk şiirleri ve bestelenirdi her biri… Şimdi, Her şey sanal, bütün duygular yapmacık! Kimse emek harcamıyor birbirini sevmek için. Kocaman bir yalan üzerine yaşanıyor aşklar, Bir kıvılcımla başlayıp diğeriyle sönüp bitiyor. Sonra hayıflanıyor insanlar, Yok ne eski şiirler ne de şarkıların tadı bugün diye! Kalmaz efendim kalmaz, Kalmadı bugün ne eski insanların naifliği, Ne de duyguların saflığı ve güzelliği…
Kapın çalıyorsa, gelen tanrı misafiri, Sorma ona ne istersin, bir şeyler ikram edeyim mi? Adı üstünde misafir, isteyebilir mi? Koy önüne evinde olandan, gönlünden geçeni.
Yadırgamaz kendini bilen az çok diye, Hatırnazdır, gelir gönül almak dileğiyle, Müteşekkir olur, gider güler yüzle. Yadırgayanın da ver çiğliğine!
Yirmilerimde başladım merdiven basamaklarını çıkmaya, Şimdi, inmeye başladım çıktığım basamaklardan! Çıkarken, geçmek bilmeyen zaman, İnerken su gibi akıyor sanki! Çıkarken emek emek biriktirdiğim arkadaşlarım, İnerken birer birer düşüyorlar hayatımdan, Sonbahar yaprakları misali! Biliyorum, Bir gün ben de düşeceğim bu merdivenden, Ya basamakları bitirmeden, Ya da basamaklar sonlanınca! Oysa, en başından belli bu hazin son! Ama, Konduramıyorsun işte ne sevdiklerine ne de kendine! Sonra mı, Hayat diyorsun, ecel diyorsun, vade diyorsun! Devam ediyorsun kaldığın basamaktan, Yukarıya ya da aşağıya doğru!
Çok denedim seni unutmayı, Neler yaptım neler… Her akşam gezdim meyhaneleri birer birer, Her birinde bir şey seni hatırlattı. Kiminde bir kadeh rakı, Kiminde çalan hüzünlü bir şarkı… Sevmeyi denedim başkasını, Kiminin saçlarında Kiminin bakışlarında, Hep seni gördüm, olmadı! Pejmürde senden sonra hayatım, Nereye baksam sen, Ne düşünsem sen, Hep sana çıkıyor bütün yollar… Gitmediğim tabip, Anlatmadığım dost kalmadı. Hiçbiri yarama derman bulamadı, Hiç kimse yerini dolduramadı.
Tanıdığını sanıyorsun çevrendekileri, Hatta, canımdan öte dediklerini. An olup, kırınca onlardan biri seni! Anlıyorsun, ayan beyan gerçeği.
Konduramıyorsun kendine kandırılmayı, Gözünün önündekinden bihaber olmayı, Aylarca, yıllarca kullanılmayı, Aptal yerine koyulmayı.
Dalıp gidiyorsun geçmişe, Hak veriyorsun uyarıp söyleyenlere. Ama iş işten geçmiş oluyor, Söyleyemiyorsun kimselere, Yaşıyorsun ihaneti, içini kemire kemire!