Ne hale geldi canım ülkem,
Kimin eli kimin cebinde belli değil.
Eskiden filmlerde replikti,şimdi gerçek oldu.
Artık iki kişinin bildiği kesinlikle sır değil.
Güven sadece sözlükte bir kelime oldu,
Emin dost bulmak kolay değil.
Belki sözde eskiye dönülür ama,
Hiçbir şey artık toz pembe değil.
Ne kışlar eski kış ne de yazlar eski yaz,
Selamlar bile vurur oldu yüzlere ayaz ayaz.
Eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağar derler ama
Arar olduk eski günleri içimiz yana yana.
İnsanlık değil, para iş görür OLDU.
Nezaket değil, zorbalık sevilir OLDU.
Doğruluk değil, iki yüzlülük beğenilir OLDU.
Haram değil, helal yiyen ayıplanır OLDU.
Hakeden değil, adamını bulan iş sahibi OLDU.
Uzun lafın kısası,
Ayaklar baş, başlar ayak OLDU.
Herkesin dilinde bir laf dolaşır da yalan dünya,
Ama devam eder gerçekmiş gibi yaşamaya!
Hırs, ihtiras, kıskançlık gider kırıla,
Hep riya, hep riya, hep riya.
Kainat olmuş bir tiyatro,
Yeryüzü kocaman bir sahne.
Yaşayan insanların çoğunluğu figüran,
Azınlığı yönetmen ve başrolde.
Figüranlar da ikiye ayrılır.
Kimileri vardır ne etliye ne de sütlüye karışır,
Sadece oyunu seyreder şaşırır.
Bazen de değişmeyeceğini bilse de,
Konuşarak senaryoyu değiştirmeye çalışır.
Kimileri vardır yönetmen ne derse evet der,
O yanlış yapsa da onu destekler,
Gözleri sadece görmek istediğini görür,
Değiştirmez fikirlerini söylenenler.
En rahat işi yapar yönetmenler,
Figüranları doldurup ortaya sürer.
Sonra da arkasına yaslanıp,
Oynanan oyunu zevkle seyreder.
Nedir bu yangından mal kaçırma sevdası?
Sanki kendisiyle gelecek parası, mevkisi, makamı.
Bir saniye sonrasından bile emin değilken,
Paylaşılamayan ne ki? Bu kadar büyük kavgası.